Salonda öylece dikilmiş annemin her akşam kinutuğunu dinliyormuş gibi görünüyordum. Karşımdaki perdeyi incelemeye başladım.Yere kadar inen perdenin üzerinde mobilyaların ve halının renk tonlarında-sarı, krem, kahverengi- desenler ve küçük pullar vardı. Nutuğun bittiğinianladım. İçimden annemi taklit ederek ''Şimdi odana git'' diye geçirdiğim sırada annem:
—Şimdi odana git,dedi.
Yine doğru tahmin ettiğimi duyunca hafifçe gülümsedim. Koridora giripkapıyı kapattım. Nedense bu koridoru hiç sevmiyordum. Sağ tarafta annem vebabamın, sol tarafta benim odamın kapısı ortada ise salon kapısı vardı. Yerdekigri halı dışında hiç eşya yoktu. Koridorun ışığını kapatıp odama girdim. Odamdaki tek ışık pencereden sızan ay ışığıydı. Storları kapatarak odamın tamamen karanlık olmasını sağladıktan sonra Yatağımın üzerine oturdum. Karanlığı seviyordum. Huzur veriyordu. Yorgun bir şekilde iç çekip halımı incelemeyebaşladım. Siyah simli tüylerin arasına rasgele dağıtılmış beyaz daire şeklindet üyler vardı. Siyah ve beyazı her zaman çok yakıştırmışımdır. Aynı zamanda hem zıt hem de uyumlular. Tam sakinleşmişken salondan futbol spikerinin sesi geldi. İnsanlar nasıl bu kadar düşüncesiz olabiliyorlardı? Uyuyor olma ihtimalimi hiç düşünmemişler miydi? Yüksek sesle televizyon izleyince ellerine ne geçiyordu acaba? ''Bu evi hatta bu ülkeyi terk etmeli beni rahatsız edemeyecekleri bir yere gitmeliyim''diye düşündüm. Birden çalışma masamdaki kağıtlar uçuştu. ''Yine mi aptal pencere!?'' diye mırıldanıp pencereyi kontrol ettim ama kapalıydı. Odamın birden birkaç derece birden soğuduğunu hissettim. Yastığımı kaldırıp altındaki bıçağı kılıfından çıkardım. Annem yastığımın altında bıçak olduğunu bilse benim deli olduğumu düşünürdü. Gerçi şimdi de öyle düşünüyor çünkü doğaüstü şeylere hep ilgim olmuştur. Gözlerimle bütün odayı taradım. Kitaplığımın gölgesinde bir hareketlilik vardı. Bıçağı oraya doğru yönelterek ayağa kalktım. Kitaplıkla aramda sadece birkaç adım vardı. Gölge hızla üzerime doğru geldi.
Kendime geldiğimde bir odada dore renkte deri bir koltukta yatıyordum. Yavaşça doğruldum. Başım feci halde ağrıyordu. Yanımda orta çağdan kalma gibigörünen şık bir yatak duruyordu. Tam karşımda yine aynı zamandan gibi görünendolap ve boy aynası vardı. Bu ev her kiminse orta çağ modasını sevdiğibelliydi. Ayağa kalkıp aynaya doğru yaklaştım. Aynada aynı benim gibi sarışın beyaztenli bir kız duruyordu. Üzerindesiyah uzun saten bir elbise vardı. ''Birdakika! Bu zaten benim. Ama benim böyle bir elbisem yok ki.''diye düşündüm. Acilen buradan kurtulup neler olduğunu anlamam gerekiyordu. Acaba ne kadar baygın kalmıştım? Aynaya bir kez daha baktım. Dracula filmindeki Mina'ya benzemiştim.''Mina'nın sarışın hali.'' diye mırıldandım.
Kapıyı açıp koridora çıktım. Anlaşılan burası birkaç katlıydı. Ben ikinci katta olmalıydım. Aşağıya inen merdivenlere yöneldim. Merdivenler filmlerdeki şatoların merdivenlerine benziyordu. ''Hangi psikopat evini bu hale getirmiş olabilir? diye düşündüm.Burası en alt kat olmalıydı. Koridor ile bekleme salonu arasında bir şeye benziyordu.Birkaç deri koltuk tahta bir sehpa ve tablolar vardı. Tam karşımda duvarda çapraz şeklinde asılmış iki kılıç duruyordu. İhtiyacım olabilir düşüncesiyle birini almak için uzandığım anda bileğimdeki izi fark ettim. Kılıcı aldım ve bileğime baktım. Bileğimi saran değişik desenler vardı. Bu da nereden çıkmıştı? Bunu daha sonra düşünmeye karar verdim ve ilk kapıya doğru yöneldim. Odada toplam dört kapı vardı ve biri mutlaka çıkış kapısı olmalıydı. Tek tek denemekten başka çarem yoktu.
İlk kapıyı açtığımda karşımda uzun tahta bir masa ve yaklaşık on tane deri sandalye duruyordu. Masanın üstü çeşit çeşit yemeklerle doluydu. Karnımın çok aç olduğunu fark ettim ama bunun için zaman yoktu. Bütün bunların bir rüyaolmasını dileyerek kapıyı kapatıp diğerine yöneldim. İçeriden sesler geliyordu.Biran için ne kadar saçma olsada ''Zamanda yolculuk yapmış olabilir miyim?'' Diye düşündüm. Ardından gülmemek için kendimi zor tuttum. Ne saçma bir düşünceydi bu böyle ? Sıradaki kapıyı açmadan üçüncü kapıya geçtim. Üçüncü kapıyı açınca rahatladığımı hissettim. Bir bahçeye açılıyordu. Hızlı adımlarla bahçeden çıktım. Bahçenin sonunda birkaç kişi bekliyordu. Onlara görünmeden bir sokağa girdim. Koşmaya başladım. Daha önce hiç görmediğim sokakta öylece koşuyordum.
Sokağın iki tarafı tek katlı küçük evlerle sıralıydı. Geçtiğim yerlerde insanlar geri çekiliyorlardı. Elbise bacaklarıma dolanarak bana zorluk çıkartıyordu.''Ne olurdu rahat bir şeyler giyseydim?'' diye düşünürken karşıdan üç kişi bana doğru sert adımlarla gelmeye başladı. Arkama döndüğümde iki kişi daha durmuş bana bakıyorlardı. Sokağın ortasında kalakaldım. İçlerinden uzun boylu olan -tahminen liderleri- bana doğruyaklaştı. Beni sakinleştirmeye çalışır gibi bir hali vardı. Bir şeylersöyleyerek bileğimi nazikçe tuttu fakat beynim durmuş gibiydi. Bacaklarım ve bileklerim artık işlevlerini yapmıyorlardı. Kılıç büyük bir sesle düştü ve bende yere yığıldım.