‘‘ Hadi ama Floja! ’’ Tepemdeki ikizim habire kalkmamamla ilgili yakınıp duruyordu. Ben ise yattığım yerde homurtularla ona eslik ediyordum. Canım hiçbirşey yapmak istemiyordu yada belki istiyordu. Ross'un dürteklemelerinden yakınarak ‘‘ Tamam Ross, ilk sen git ben geleceğim. Sadece bana 10 dakika ver. Hadi. ’’ Gözlerimin teki açık teki kapalı bir şekilde ona doğru bakıyordum (evet,bu gerçekten özürlüce bir hareketti ve ben özürlü değildim),Ross konuşmaya devam ederken yumusak yastığımı kafamın üzerine koydum ve onu dinlemez bir tavır aldım. Boş dersliğe gidecekti ve bende 10 dakika sonra gidecektim. Tamam 10 dakika sonra gideceğim. Ross odadan çıkar çıkmak yatakta üç dakika kadar gerindim ve ayağa kalktım. Üzerimde pembe,köpek desenli pijamalarım vardı. Aceleyle üzerimi değiştirip aynanın karsısına geçtim. Saçımı taradım ve tepede bir topuz yaptım. Siyah tacımıda alıp kafama geçirdim. Ayağıma ise siyah spor ayakkabılarımı giydikten sonra,asamıda cebime alıp odadan çıktım. Ortak salondan hızlı bir biçimde çıktım ve solugu ikinci kat merdivenlerinin basında aldım. Sadece bir iki dakikam kalmıştı ve Ross'un ne kadar dakik biri oldugunu biliyordum. Derin bir nefes alıp,merdivenleri hızlıca çıktım ve hızımı alamayıp boş dersliğe daldım. Herkes bir anda gözlerini bana çevirdi ama ben gözlerimi devirip ikizimin yanına oturdum, "Tam zamanında ikiz" göz kırptım ve etrafıma bakındım. Ravenclav ve pisilerden bir iki kişi vardı. Umursamaz bir edayla mırıldandım ve Ros'un yanına oturdum. "Pekala. Demek Şişe cevirmece oynuyoruz"
**
Sorular gırla gidiyordu ve bu şişe çevirmece olayı iyice iyi gelmişti bana. Ravenclav'lı kız Stew'e sorusunu sorduktan sonra Stew'in cevabına hayran kaldım doğrusu. Gerçekten binamıza yakısır bir şekilde cevap vermişti. Ortam iyice ısınıyordu sorularla ve ben yerimde merakla kıpırdanıyordum. Acaba çevrilen şişe kimi bulacak bu tam bir merak konusuydu.
Hatırlıyorum da eskiden ne çok oynardık su oyunu. Ama şu 5-6 senedir,hiç oynamamıştım ve biraz da tereddütlüydüm aslında. Hep saçma sapan seyler yapardık. Bir keresinde bu oyun için bir çocuga tokat atmıştım ve bu hoşumada gitmişti. O yüzdendir ki çocugun sol yanagında kıpkıprmızı beş parmagımın izi çıkmıştı ve gülme krizlerine girmiştik. Her neyse. Stev'in çevirdiği şişenin cevap kısmı Ravenclav'lı kız Lumiére'a ,soru bana gelmişti. Soru sormayı çok severim ve umarım kız cesaret der. Stev'in hadi bakalım demesinin ardından lafa atıldım "Doğruluk mu,cesurluk mu ? dedim. Sinsice sırıtarak. Ama her halükarda güzel bir soru,güzel bir cesaretlik şeysi soracaktım. Kızın söyleyeceği şeyi dört gözle beklemeye koyuldum.
**
"Lanet olsun, cesurluk! Sizin aptalca sorularınız beni fazlasıyla sıktı." Evet,bende aynı fikirdeyim ve yine evet,kız cesurluğu seçmişti. Hafifçe bir kahkaha atarak etrafı süzmeye calıştım. Küçükken yaptığımız gibi; onu öp,onun orasını mıncıkla gibi şeyler söylemeyecektim. Bu sefer daha farklı bir yöntemim vardı benim. "Bingoo,doğru tercih!" dedim ve sırıttım.
Önümdeki şişeyi alıp kapının yanına yürürken tüm gözleri üzerimde hissediyordum ki bu normal birşeydi. Herkes kapı ağzında,elimdeki şişeyle ne yapacağımı merak ediyordu. Aslında bende merak ediyordum.. Salak salak gülerek elimdeki şişenin ağzını kapının kenarına vurdum ve şişenin ağzı kırıldı. Arkamdan lanetler yagıyordu ama ben buna aldırış etmiyordum. Yerdeki şişe parçasını aldım ve seke seke yerime oturdum. Elimdeki cam parcasını kıza uzatıp gülümsedim. "Kes biyerini olsun bitsin bu iş bayan çok cesur." Yüzüme en tatlı ifadelerimden birisini takındım. "Ama sonra iyileştirme büyüsüde yapacaksın. Basıma kalmanı hiç mi hiç istemem." Göz kırptım ve diğerlerini süzmeye basladım. Yüzlerinde hem birazcık korku,gözlerinde de merak vardı. Aslında bende hafiften korkmuştum ama merakım bunun üstesinden her halükarda geliyordu.
**
Stew'in sorularının sorarken Ravenclav'lı kızın gözlerine dik dik bakmıstı ve soruları dile getirmişti. Stew Kyros deyince kıkırdadım ve "Seni Çatlak!" dedim hafifçe. Kız soruları bir bir kafasında tartıyordu ve tabiiki doğrulugu sececekti. Hiç kimsenin buraya Kyros'u getirmete g*tü yemezdi çünkü. Bunu kendi adım gibi biliyordum. Kız konusmaya baslayınca herkes nefesini tutmuş bir sekilde onu dinliyordu. Aklı sıra Stew'e tas atıyordu ama Stew'in ifadesiz ve kayıtsız bakışlarından kızı takmadıgını anlamıştım. Kız siseyi hızlıca cevirdi ve birkaç dönmeden sonra durdu..
"Lanet olsun!" Soru sorma yine bana gelmişti. "Ah,hadi ama. Yine mi soru soracagım?" Soru sorma sırası bende,cevaplama sırası Stew'e gelmişti. Bağdaş kurup oturusumu rahatlaştırdım ve düşünmeye basladım. "Doğruluk dersen,bize en gizli sırrını söyleyeceksin. Cesurluk dersen de donunu çıkaracaksın!" dedim. Herkes bana alay edercesine bakıyordu. "Ne ama,yarım saattir soruları ben soruyorum ve,aklıma baska birşey gelmedi." Gözlerimi devirerek önce şişeye,sonra da Stew'e baktım. Acaba hangisini sececekti..