Balayı ~*

Banned! Mesaj Sayısı : 66 Galleon : 201 Kayıt tarihi : 09/11/10

~

Düğünden sonraki ilk gece..
Balayı..

Cwene K. Ellenweor Gibson
Josh Weasley Gibson

Josh hayatı boyunca hiçbir konu ya da düşünce hakkında herhangi bir plan yapmamıştı, denese bile uygulamaktan geri kalmıştı. Ama şuan aylar öncesinden rezervasyon yaptırdığı otelin önünde aşık olduğu kadının elleri avucunda, adım atmayı bekliyordu. Bir an içinden zaman ne kadar hızlı geçiyor diye düşündü, dünmüş gibi o küçük kızla yasak ormana kaçtıkları geceyi gizli buluşmaları hepsi aklındaydı ve çok hızlı bir şekilde gözünün önünden kareler halinde geçip duruyordu. Küçüklüğünden beri sessiz sakin küçük bir düğünle evlenmeyi aklından geçirse de yeri göğü inleten bir şekilde imzalarını atmışlardı bir birlerine yeminli olmalarının simgesi olan yüzük yıllardır parmağında olmasına rağmen artık gözünde daha bir ışıl ışıldı. Sevgilisinin elini sıkarak otelin içine doğru coşkulu adımlar attı, hiçbir pürüz istemediğinden dolayı danışmayla konuşup anahtarlarını almıştı. Asansörün düğmesine basarken elleri terlemişti ve delicesine de titriyordu danışmada duran adam hafiften başını eğerek selam verdikten sonra gelen asansöre sabırsızlıkla bindi elinden tuttuğu Cwene’yi çekiştirmişti adeta ama aşk sarhoşu gibiydi. Asansörde sevgilisine bakmaktan kendini alı koyamadı hiçbir zamanda söz konusu oyken kendine hakim olmayı başaramamıştı. O an dünyanın en masum insanıydı içindeki saflık gözlerine vurdu ve kadının gözünde alevlenmiş aşkla çarpıştı eşinin yanına sokulup, kokusunu derinden içine çekerken çocukca bir öpücük kondurdu beyaz tenine. Daha sonra kendinden utanırmışcasına sabırsızlıkla asansörün en üst kata çıkmasını bekledi ama lanet şey inadına ağırdan hareket ediyordu sanki. Sonunda vardıklarını bildiren o uyuz ses geldi ve ardından kapı açıldı. Josh kalp atışlarının duyulmaması için özen gösteriyordu. Cwene ne olduğunu anlamadan ayaklarından kavrayarak onu kucağına aldı bu Josh’ a bile saçma gelse bile böle davranmak istiyordu. Birkaç saat öncesine kadar kız arkadaşı olan kadına hayat dolu bir bakış gönderdi kucaklarındayken ve en içten duygularla gülümsedi. Elleri arasındaki kızın ağırlığını hissetmiyordu bile, kalbi kalbiyle birdi her zamanki gibi. Kapıyı ağır bir asaletle açtı içeri girince bu kadar büyük olduğunu düşünmüyordum diye geçirdi. Kırmızı ve lüks odaya adımını attıktan sonra Cwene’yi büyük bir dikkatle sarsmıyacak bir şekil de ayaklarının üstüne bıraktı. Onu sıkan resmiyet göstergesi papyonunu gevşettikten sonra kendini ortamın ahenkine bırakmıştı kendini etrafta hiçbir ses olmamasına rağmen kulağına romantik ve bir o kadarda güzel ezgiler fısıldanıyordu. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmüştü oda kırmızı güllerle özene bezene hazırlanmıştı. Gözüne baktığı güzellik artık tamamen onundu bu duygu onu mest ediyordu böyle bir kadına sahip olmak… Gözlerine bakarken çok içten ve masum bir şekilde ‘Seni seviyorum’ diye fısıldadı ve gelinlikle daha bir çekici olan kadının dudaklarına teslim etti kendini…

Banned! Mesaj Sayısı : 66 Galleon : 201 Kayıt tarihi : 09/11/10

Kendimi bu mükemmel gecenin büyüsüne kaptırmıştım. Yıllar süren birlikteliğimizin her anında konu evlilikten açıldığında Josh sade bir tören istmeişti. Bense şimdi olduğu gibi masallara layık, kırk gün kırk gece olmasada herşeyin kusursuz olduğu, tüm büyü alemini çalkalandıracak bir düğün istemiştim. Tabii ki Josh'un istediği gibi değil, benim istediğim gibi olmuştu. Bembeyaz kabarık gelinliğimle uyumlu kır düğünü, ağaçların dalarından sarkan beyaz tüllerle ahenkli bir görünüm yaratmaktaydı. Saçını dalgaları ve sade yaptırmıştım. Hafif bir makyaj ve saçlarımın arasından sarkan papatyalı bir taç takmıştım. Gelin çiçeğim ise tacımla uyumlu, papatyalıydı.
Bu büyülü ortam o kadar çabuk bitmişti ki, hiçbirşey anlamamıştım. Sadece dans etmiştik, içkiler içmiştik ve gecenin sonu gelmişti. Aslında herşey yeni başlıyordu. Daha saatler öncesinde ona 'sevgilim' diye hitab ettiğim kişi artık aynı evi paylaştığım adam, ona artık 'eşim' diye hitab edeceğim kişi.. İlerdeki bütün yıllarımı birlikte gçeireceğim adam. Ona gerçekten aşığım..
İçkilerin verdiği sarhoşluk vardı kafamda. Aslında kesinlikle balayı gecesi sarhoş olunmamalıydı. Korunmasız yolalrla yapılabilecek kötü şeyler olabilirdi. Ancak öyle güzel bir günde nasıl içki içmeyebilirdim ki? Evet, içki beni çok çabuk çarpıyor olabilir. Yani en azından bu gece aklım başımda olmalıydı. Bunalrı düşünürken gelin arabamızdan inmiş, kendimi otelin kapısının önünde bulmuştum. Ayağımdaki topuklu ayakkanılarım artık bana rahatsızlık vermeye başlamıştı ki yürümeye başladık. Sevgili Eşim, anahtarı aldı ve asansöre doğru ilerledik. O sırada doğuştan gelen tanrı vergisi yeteneğimle bir yandan Josh'un aklından geçenleri dinliyordum. Güzel şeylerdi, mutluydu. Ancak temiz ve güzel düşüncelerin kıyısında, köşesinde bulunan 'azgın boğa'nın haykırışları duyulabilecek düzeydeydi. Kafamı önce eğdim ve gülümsedim. Odamızın en üst katta olduğunu bastığı son düğme, 12. kat düğmesinden anladım. Asansör o kadar yavaş çıkıyordu ki kafamı Josh'umun omuzuna koyup uyuyabilrdim. Tabi ki bunu yapmadım.
Son kata geldiğimizde 'dink' diye bir ses duyduk. Bu asansörün o kata geldiğini gösteren sesti. Beni, ayaklarımdan kavrayarak kucağına aldı güçlü erkeğim.. Odanın kapısını yumuşak hareketlerle açtı. Kapı açıldığında içeriye göz ucuyla bir baktığımda kıpkırmızı odanın içi tamamen kırmızı güllerle kaplıydı. "Romantik kocam benim." diye düşündüm içimden. Ben yavaşça ayaklarımın üzerine bıraktı. Kendisi de bütün gece kendisini sıkmış olan papyonunu tek eliyle çıkarttı. "Seni seviyorum" dedi sessizce kulağıma. Odada kimse yoktu. Ama kulağıma söylemesi içimdeki bazı şeyleri harekete geçirmişti. Tam ona karşılık vericekken dudaklarıma teslim etti kendini. Karşılık verdim. Uzunca bir süre öpüştükten sonra yavaşça ceketini çıkartmasına yardım ettim. Ceketini yere attıktan sonra dudaklarımı ondan kısa bir süre çektim ve hızlı bir şekilde gömleğinin düğmelerini açmaya başladım. Oda benim gelinliğimin fermuarını indirdi. Gülümsedim. Boynuna doladığım ellerimden güç alarak ayaklarımı kocamın belinde birleştirdim. Biraz zorlansamda bunu yapmıştım. Dudaklarımı bu sefer tamamen çekip kulağına fısıldadım.
"Artık benimsin.."

İmzayı atarken bile bu anı düşünmedim dese yalan söylemiş olurdu. Uzun süren ateşli bir öpüşmeydi aşkın sıcaklığı fazlasıyla hissedilir bir durumdaydı. Can sıkıcı gömlek ona bütün gün sövmüştü ve sevgili eşi onu büyük bir zahmetten kurtarmıştı. Aşktan titreyen eli Cwene’in vücudunda dans ediyordu bu anı bozmamak için aklındaki bütün düşünceleri uzaklaştırdı büyü konusunda çok iyiydi ama düşünce okuma konusunda eşinin yanına yaklaşamazdı ve bunu kabullenmişti. Cwene’yle ayrıldığı sıralarda Sihir Bakanlığına atanmak istemişti ama çekici bakışlardan bir yıldan uzun bir süre boyunca ayrı kalamamıştı o yokken kulağına değişik söylentiler gelse de bunlara hiçbir zaman kulak asmamıştı hele ki onun yanında, ölüm fermanını imzalamış olurdu. Onun düşüncelerine sızmayı da çoğu zaman denedi ama onun izin verdiği sürece bunu yapabildiğinin de son derece farkındaydı. Birlikteyken konuşmaya da gerek duymazlardı aslında bu dışardan o kadarda romantik gözükmüyordu. Eli hınzırca kızın vücudunda gezinirken gelinliğinin düğmelerini ola bildiğince yumuşak açmayı denedi ama kendini kontrol edemiyordu ve onu bu hale getiren bir fıçı içmesi değil de karısının kıvrak ve bir o kadarda seksi olan vücuduydu. Belinde kadının bacaklarını hisseti kendini o kadar kaptırmıştı ki deprem olsa farkında olmayacaktı, farkında olsa da takıcağına da hiç kimse inanmazdı hele ki şu durumda, tamam vücuduyla birleştiği anda Cwene kendini geri çekti ve şehvetli bir biçimde dolgun dudaklarıyla ‘ Artık benimsin..’ diye vurgu yaptı. Cwene bundan zevk alıyordu Josh’un sabırsızlanması onun hoşuna gidiyordu. Dürüstlüğünü hiç kaybetmeden ‘ Senin olarak doğdum, seninim, senin olarak son nefesimi dudaklarına buse olarak vereceğim ‘ aşırı sabırsız olmasına rağmen bir beyefendi gibi romantikliği elden bırakmadı. Yavaşça duvara doğru yaklaştı sanki karısı ondan kaçıcakmış gibi ellerini yüzünün yanındaki duvarlara yaslıyarak tutkulu bir biçimde öpmeye devam etti.

Banned! Mesaj Sayısı : 66 Galleon : 201 Kayıt tarihi : 09/11/10

Yüzlerce bin galleonluk gelinliğimin üzerine basıyorduk. Normal bir zamanda bu kadar pahalı bir eşyamın üzerine basılması adeta bana küfredilmiş gibi algılarıdm. Bu her kim olursa olsun böyle olurdu. Ama bu gece özeldi benim için. Değil benim için sadece gelinlik, hayranlık duyarak dinlediğim ünlü bile gelse umrumda olmazdı.
Kulağına ateşli bir şekilde fısıldadığım cümleme cevap gelmemişti. 'Heralde bundan sonra vermez.' diye düşündüğüm anca bana cevabımı verdi.
‘ Senin olarak doğdum, seninim, senin olarak son nefesimi dudaklarına buse olarak vereceğim ‘
Hala romantikti. Şu anda kendimi bir boğa güreşini seyrediyormuşum gibi hissetmekteydim. Hatta her an seyircilerin arasına atlayacak olan boğa bana zarar verecek diye düşünüyordum. Josh o kadar heycanlıydı ki elleri titriyor, ancak o halde bile benden yararlanmaya çalışıyordu. Yararlanması doğaldı. Yararlanıcaktı tabii ki. Josh'la ayrıldıkları sırada yaptığı sürtüklükten yararlanan azgın profesörlerdense, daha saat öncesi parmaklarına yüzük taktığı, nikahlı kocasının yararlanması daha mantıklıydı. Helede kocası okulun en yakışıklı, en çekici profesörlerincen olunca..
Vücutlarımız bütünleşmişti. Bir an tek bedende iki ruh gibi hissetmiştim. O kadar çekici bir vücudu vardı ki Josh'un, karşı konulabilecek gibi değildi. Bu gece kendimi tamamen ona teslim edicektim. Üstelik bu sefer bunu karşılığında soyut birşey olarak yapıcaktım. Sadakat ve Aşk..
Yönünü çevirdi ve sırtımı duvara getirecek şekilde duvara yasladı beni. Ellerini başımın iki kenarına koydu. Sanki ondan kaçmayayım diye hareket etmemi engelliyordu. Ondan kaçmak mı? En son düşüneceğim şeydi bu. Tekrar öpmeye başladı beni. Bu sefer daha hızlı ve daha ateşli öpüşüyordu. Bazen dudaklarımı ıssırıyor, bazen ise dudaklarını boynumda gezdiriyordu. Büyük haz duyuyordum bundan. Kendisi de öyle.. Paramaklarımı saçlarının arasında gezdirmeye başladım. Kalbim hızlıca çarpıyordu. Ama şimdi ise kalbim yerinde yoktu. Jsoh'un kalbini ikimiz paylaşıyorduk. Bu sefer tek bedende 2 ruh değil, tek kalpte iki aşk olmuştuk..

Her şey çok güzeldi eşsiz bir gece yaşanıyordu sevgilisini hiç böylesine kaptırmış görmemişti ve olabildiğince de alkollüydü bir an düşündü bundan daha iyi bir an olabilir mi acaba ? Hayatının tahtına oturan kadın, ve gerçekleri Josh onun aklında geçirmeyi çok isterken bir yandan da korkuyordu, ama ilişkileri ne kadar eğlenceli geçse de erkek Josh olmasına rağmen ipler Cwene’de idi sadece Josh’un bunu düşünmesini engelliyordu beklide ama hep onun istediği şekilde ve çizdiği sınırlarda yaşamıştı halinden memnundu çünkü profesör her erkeğin düşlediği nitelikte bir kadındı. Duygularıyla boğuşurken, Cwene’yi okşamak ve o hiçbir düşüncesinin farkında bile değildi durumdan yüz bularak sakinleşti ve odaklandı ama bir yandan da şehvetli bir biçimde öpmeye devam ediyordu. Daha sonra içinden bu güzel kadın artık sadece benim diyerek kendini dizginlemeyi başardı saçmalıyorsun Josh kendine gel diye diretti daha sonra kendini karısının büyülü kokusuna geri bıraktı mutluydu ve huzurlu kadının gözlerindeki aşk, özlem duyduğu anne şevkati gibiydi ona baktığında içinde edepsiz düşüncelerden önce asaleti ve ona olan yakınlığı oluyordu çok garip olsa bile o hayatındaki en çok güvendiği ve vakit geçirmek istediği kişiydi ama arzularına karşı koyamadığıysa su götürmez bir gerçekti. Aşkın kendisiydi bu ve karşı konulamazdı hırçın bir şekilde kızı sıkıca kavrıyarak ten okşayan güllerin arasına bıraktı onu ve hiçbir şey düşünmeyerek aşkı yaşadı. İlk seferki gibi heyecanlı ama daha güzeldi içinde yanlış yaptığına dair bir korku ya da şüphe yoktu sadece huzurlu ve mutluydu… İçinden ' Sana aşığım ' diye naralar attı bir zihinfendarın bunu duymaması imkansız olurdu hele ki Cwene’den bahsediyordu.

Banned! Mesaj Sayısı : 66 Galleon : 201 Kayıt tarihi : 09/11/10

Güzel bir gecede ahenkle dans eden dansçı periler gibiydim. O kadar mutluydum ki, elime alıp melek sazı çalabilirdim. Josh, içinden duyulması imkansız olabilecek kelimeler sarfediyordu. 'Sana aşığım.'
Harika ve eğlence dolu güzel bir gece bitmişti. Bense yorucu gecenin sabahında, güneş yeryüzüne ilk gülümseyiş saatlerinde ayaktaydım. Ayakta olmamın nedeni, uykumun kaçmış olup veya uyanmış olmam değildi. Beni peri uykumdan uyandıran korkunç miğde bulantısıydı. Üzerimdeki çarşafı bir hışımla Josh'un üzerine attım. Elimle ağzımı tutarak kendimi otelin tuvaletine attım. Miğdemden ağzıma gelen acı sular, ben anlamamış olsamda herşeyin başlandıcıydı. Gecenin başında da korktuğum korunmasız olan, meyvelerini vermeye başlamıştı aslında. Karnımda taşınıdığım Küçük Cwene, herşeyden habersizdi. Tabii ki bende o saatlarde habersizdim. Kafamı kaldırıp, aynaya baktım. Kendi kendime "Aman Tanrım.!" dedim. Korktuğum hamile kaldığım şüphesi değildi. Bu tanrının, bir kullarına verdiği en büyük hediyeydi tabii ki ama peki yıllarca didinip, yaptığım kariyerim? Hepsini bir geceden, küçük sevimli bir varlık için çöpe mi atıcaktım? Ha, eğer çok fazla küçük ve sevimli bir canlı istiyorsam bu evcil hayvanlardan olabilirdi. "Jooooooosssshhhh..!" diye bir çığlık attım. Neye uğradığımı hala şaşırmaktaydım. Şoktaydım. Bu olamazdı. Yani olmamalıydı. Bu kadar kolaymıydı ki herşey.? Yani, çok kez yapmıştım bunu ama bir gecede ve üstelik normaden daha az bir zaman diliminde?

Güneş çoktan doğmuştu ama alkolün verdiği vurdumduymazlık Josh’u bir hayvandan farklı kılmıyordu. Dün geceden sonra kendini kuş gibi hissediyordu hiçbir şey hatırlamasa da bir huzur vardı içinde sadece yaşamayı tercih ediyordu sorgulamadan. Gözleri çapaklarla bütünleşmiş kirpiklerini ikiye böldü, kapadı bu işlemi birkaç kez tekrar ettikten sonra kalkma zamanı olmadığını fark etti ve eliyle sevgilisini yokladı ama Cwene yerinde değildi evliliğinin getirdiği iç güdüsel duygulardan biri olan tedirginlik duygusu onu rahatsız etse de savaş çıksa kalkmam diye diyerek homurdanıyordu ki içerden kulakları yırtan bir ses ismini haykırdı. Ne ne oluyorum derken tek hareketle doğruldu ve sesin geldiği yere doğru yöneldi Cwene’nin yüzüne baktığında anlam veremediği bir tedirginlik vardı ve Josh dün geceyi anımsayarak pişkince sırıttı. Sevgilisinin yanına usulca yaklaşarak kollarıyla onu hafifçe hapis etti ve neşesinden taviz vermeyerek ‘ Ne oldu tatlım ‘ diye gülümsedi arkasından. Gözündeki çapaklar şuanlık çıplak olan gerçeğe karşı bile kör bir yaklaşımdaydı. Birden düğünden önceki gün ki muhabbetler geldi aklına arkadaşları onu soğutup vazgeçirmek için her yolu denemişlerdi ama rüyalarındaki kadınla tatlı bir birlikteliği her zaman desteklemişti ve destekliyordu da ama bu çığlık gerçek niteliği taşıyan bir somut evlilik başlangıcı da olabilirdi. Hadi ama fobilerinden sıyrılmaya çalışırken karısına bakışları ciddileşmiş ve duyguları sivrilmişti.

Banned! Mesaj Sayısı : 66 Galleon : 201 Kayıt tarihi : 09/11/10

Yerindne kalkmaktan aciz olan sevgili kocacım sonunda o ağır uykusundan kendini alabilmişti. Gözlerini zarzor açıp, yanıma geldiğinde hiçbişrey anlamamış gıbı suratıma baktı. Aklımı okur diye düşünmüştüm. Ama sanırım eşim, zihinfendarlar birbirlerinin akıllarını okuyamıyorlar diye düşünüyor. Yanılıyorsun kedicik.
Banyonun kapısına gelen Josh, sonunda beklediğim soruyu sordu. 'Ne oldu tatlım?' Donakaldım bir an. Hala üzerimdne şoku atlatamadım. "Ben, şey, yani sanırım ben. Dün gece sarhoşluğun etkisiyle hamileyim. Kusuyorum, başım dönüyor.. Yani bilmiyorum. Hamilelik belirtileri var. Bu kadar kolay olunmaz, bende farkındayım. Ama bu zamana kadar benim hiç başım dönerken midem bulanmazdı." dedim. Yeterince, hatta fazlasıyla anlaşılabilecek bir açıklamaydı bu. Beni biraz olsun anlayabilecek bir eşim olduğunu biliyordum. Ama uyku sersemi erkeklerin yükseleni olan ve birben bire evrim geçirebilen 'öküz'lerden olabilirdi. "Çok korkuyorum aşkım." Ağlamaya başladım.

Güzel bir sabahta ne de gereksiz fobiler sevgilisinin yanağına yaklaşıp tatlıca bir öpücük kondurduktan sonra ‘Ben, şey, yani sanırım ben. Dün gece sarhoşluğun etkisiyle hamileyim. Kusuyorum, başım dönüyor.. Yani bilmiyorum. Hamilelik belirtileri var. Bu kadar kolay olunmaz, bende farkındayım. Ama bu zamana kadar benim hiç başım dönerken midem bulanmazdı. ‘ Tokat yemiş gibi geri attı kendini. Çocuk, bebek, cadı diye tekrarladı bu bir sendromdu Hogwarts’ta yeterince büyümemiş embesil ile uğraşmak zorundaydı ve bu orduya birinin daha eklenmesi tamamen bir kabustu bu uyanmak istiyordu durdu ve sakinleşmeyi bekledi. Daha sonra aşık olduğu kadının gözünden akan yaşlara tanık oldu ve bir bıçak gibi yüreğine saplandı asıl gerçek. Sevdiği kadının kanından kendine benzeyen ufak bir yaramaz her çocuk kendi gibi doğamazdı ya. ‘Çok korkuyorum aşkım.’ Ağlamasına dayanamadığı her halinden belliydi belki mutluluktan birazda çok erkence yeşeren duygular bütünü ile hafiften gözleri doldu ve delirmişcesine sevgilisinin ellerinden tutarak onu ayağa kaldırdı sımsıkı sarmalarken ‘ Annemin adını mı koysak ? ‘ diye derin bir kahkaha attı belki güler umuduyla.Sevgilisinden gelecek tepkiyi beklerken kendinin yaşayamadığı her çocuğunun babasıyla yapmak isteyeceği şeylerin hayalini ve listesini yapmaya başladı aklında, yüzünde duygusal, masum ve bir o kadar da sevecen bir ifade vardı. Çocukları nasıl bir melek olurdu acaba fiziğini annesinden alırsa başımız dertte ya kapıya erkekleri dizecek yada bir çok kızın canını yakacak diye kendini eğlendiriyordu.Cwene'nin kaygılarını tabi ki anlıyordu ama daha sonra çocuk istese Cwene'nin bunu kabul etmesi imkansız gibi geliyordu en doğru olan bu diye avutmaktanda geri durmuyordu. Hadi ama Josh ne kadar çok hayel kurdun kadınların her zaman böyle saplantıları olmuştur gibisinden de bir dürtü vardı içinde.