Xavier John Redmond
Mitoloji Profesörü & Gryffindor Bina Sorumlusu & DM
Mesaj Sayısı : 154
Galleon : 191
Kayıt tarihi : 03/11/10
 | Konu: IV. Sınıfların - I. Mitoloji Dersi  Paz 14 Kas. - 1:26:52 | |
|
Dersin Konusu: Mitolojiden Efsaneler(I) - Athena Efsanesi
Dersin Profesörü: Xavier John Redmond
Ders Zamanı/Hava Durumu: Öğleden Sonra 5:45 / Birkaç dakika önce kar yağmış durgun bir hava.
Dersin İşlendiği Yer: Mitoloji Dersliği
Dersin İşlenişi:
Öncelikle sınıfın duvarlarında bir sürü tablolar var, bu tabloların çoğu mitolojiyle ilgili resimleri içeriyor. Tabloların çoğunda tanrıça resimleri var, sınıfa girdiğinizde bu dikkatinizi çekebilir. Bilindiği üzere yine bir öğretmen masası, yeşil bir tahta ve öğrencilerin oturmaları gerekli masalar vardır. Sınıfa girdikten sonra profesörü içeride görüyorsunuz, elinde Ozan Beddle'ın Hikayeleri adlı kitap vardır, profesör kitabı incelerken sizlerde yerlerinize geçiyorsunuz. Kısa bir süre sonra sınıf kalabalıklaşıyor ve profesör olduğu yerden kalkarak konuşmaya başlıyor. Her zaman ki gibi kısa bir giriş konuşması yaparak bugün hangi konuyu işleyeceğini bahsediyor ve ardından işleyeceği konuyla ilgili bilgi vermeye başlıyor.'' Bir adı da Palas olan Athena, Baş Tanrı Zeus'un çok sevdiği bir kız idi. Zekâ tanrıçası Athena'nın doğumu oldukça gariptir. Annesi akıllı Metis (Hikmet)'ti. Efsaneye göre Baş Tanrı Zeus, Metis'i yutmuş, yani kendi içine atmış ve onu kendisinin bir parçası yapmıştı. Akıllı ve zeki Zeus Metis'i uzun süre kafasının içinde taşıdı. Ondan kurtulma zamanı gelip çatınca demir ve ateş tanrısı Hephaistos'u çağırdı. Ona "Başım çatlayacakmış gibi ağrıyor, artık dayanamıyorum. Alnıma hızla keskin baltanı vur. Korkma sen emrimi yerine getir, ben başıma ne geleceğini biliyorum." dedi.
Hephaistos, Baş Tanrıya karşı gelmeye cesaret edemedi ve baltasını Zeus'un alnına indirdi. O anda yarılan yerden zafer çığlıkları atan güzel bir kız çıktı ve dans etmeye başladı. Tepeden tırnağa kadar silahlı idi. Başında altın bir miğfer kıvılcımlar saçıyordu. Parlak bir zırh, bütün vücudunu kaplamıştı. Elinde ise yepyeni bir mızrağı sallıyordu. Bu hali gören bütün ölmezler hayret ettiler, şaşırdılar. Güneş bile onu görüce ne yapacağını unuttu, atlarının dizginlerini çekti, arabasını göğün boşluğunda bekletti. Büyük Olympos dağı bu yeni Tanrıça'nın doğuşu ile sarsıldı. Toprak'tan müthiş bir gürültü çıktı. Denizler kabarmaya dalgalar coşmaya başladı. Zeka ve aydınlık tanrıçası olan Athena, aynı zamanda savaş tanrıçası da sayılırdı. Savaş gürültülerini ve silah seslerini uyandırmasını ve canlandırmasını da isterdi. O, Yunanlılar için yenilmez bir kavgacıydı, cesareti başka hiç bir tanrı ile kıyaslanamazdı. Onun cesareti kurnazca, yiğitliği sessizce idi. O, gösteriş ve yaygarayı sevmezdi. ''Öğrencilerin ilgisi daha da çok artıyor ve derse katılımlar başlıyor. Öğrenciler konuşmak için el kaldırıyorlar ama profesör ders sonunda onlara söz hakkı vereceklerini söylüyor ve konuyu anlatmaya devam ediyor.'' Athena, kabalık ve her türlü zulümden iğrenirdi. Temiz kalpliydi. Adaletten hoşlanırdı. İyi ve akıllı insanların yardımına koşmak adetiydi. Bir gün çok beğendiği, sevdiği cesur Tydeus, çok uzun süren bir savaşta ağır yaralanmış ve yere düşmüştü. Athena, babası Zeus'a ona yardımcı olması, acıması için yalvardı. Babasından, bu cesur savaşçıya ilaç götürmek onu ölümsüzler arasına katmak için izin istedi. Zeus, bu istediğini kabul edince derhal yeryüzüne, savaş meydanına indi. Fakat Tydeus'un yakaladığı düşmanından korkunç bir biçimde intikam almakta olduğunu gördü. O, kendisine getirilen düşmanın kemiklerini kırıyor, kafasını eziyor, sonra bir barbar gibi kafatasının içinden çıkan beynini yiyordu.
Athena, bunu görünce ondan iğrendi. Yardımına koştuğu savaşçıya sırtını dönerek onu kendi kaderiyle başbaşa bıraktı. Barbarca davranışıyla yardımı hak etmediğini göstermişti. Zeka tanrıçası Athena, bazen yeryüzüne iner, savaşlara katılırdı. Yunanlılar, Medyalılara karşı savaştığında küçük ordularını Athena idare etmişti. Bu yüzden bir avuç insan, barbarların çok kalabalık ordusuna karşı büyük bir zafer kazanmıştı. Athena, aynı zamanda şehirlerin bekçisi ve koruyucusuydu. Sevdiği şehirlerin kalelerinde, surlarında canla başla savaşırdı. Yalnız savaşları sevmezdi, barışları da severdi, barışın nimetlerini, medeni hayatın güzelliklerini, zafer kazanan kralların kalplerine sokardı. Bu yüzden medeniyetle ilgili her şeyin koruyucusu sayılırdı. '' Konuyu anlattıktan sonra herkesin gözleri faltaşı gibi oluyor, bu konu herkesin ilgisini çekiyor. Profesör, ders sonunda el kaldıran arkadaşlara söz hakkı veriyor ve öğrencilerde bildiklerini sınıfla paylaşıyor. Konuşmalar bittikten sonra profesör tekrar yüzünü öğrencilere doğru dönüyor ve dersin bittiğine dair kısa bir konuşma yapıyor. '' Arkadaşlar! Bugünlük dersimiz bu kadar. Umarım ders hepimiz için güzel geçmiştir, ilginizi çekebilen bir konuyu anlattım, faydalı ve güzel olmuştur umarım. Bu arada ilk ödevinizi veriyorum. ''
Profesör, derse bitirmeden önce ödev veriyor ve herkes kendine bir not bir defteri çıkartıyor. Profesör herkesin hazır olduğunu gördükten sonra ödevi vermeye başlıyor.'' Yazın! Ödeviniz ; Athena hakkında kompozisyon en az 10 satır olucak.Ödeviniz bu kadar arkadaşlar. Şimdi herkes yerlerinde toparlanabilir, zil çaldığında çıkabilirsiniz. '' dediği anda zil çalar ve öğrenciler toplanarak derslikten ayrılır.
Verilen Ödev: Athena ile ilgili bir kompozisyon en az 10 satır.
Dersin Akışı: Derste her hangi bir olumsuz olay olmamıştır.Sınıfta sessizlik hakimdir. | |
|
