Cwene K. Ellenweor Gibson Banned!
Mesaj Sayısı : 66 Galleon : 201 Kayıt tarihi : 09/11/10
| Konu: I. Sınıfların I. Uçuş Dersi Ptsi 15 Kas. - 14:37:58 | |
| Konusu Uçuş Tarihi
Zaman Cuma, son ders.
Mekan Quidditch dersliği, profesörün özel isteği ile yapılan, sahanın hemen bitişiğinde bulunan dersliklerden ikincisidir. Quidditch sahasına giden yoldan ayrılan bir çeşit çakıl yoldan gidilir. Bu yolun etrafı ağaçlarla çevrilidir. Orada olan bir öğrenci Yasak Ormana girdiğini düşünerek telaş yapabilir. Aslen oranın öyle olmasının sebebi ise, profesörün ta kendisidir. Derslik kapısı hiçbir zaman kilitli olmayan bir kulübenin içindedir. Bu kulübenin içinde iki derslik, bir eşya ve top odası ve bir de profesörün şahsi odası olmak üzere dört odadan oluşur. İki katlıdır. Her ne kadar profesörün bu kulübede bir odası bulunsa da, kendisi şatonun içinde bir odada kalmaktadır. Geniş ve ferah olan bu derslik, derslin işlenişine uygun posterler ve çerçevelerle süslenmiştir. Bilinmeyen bir çiçek kokusu sıkılmış olan derslikte, öğrencilerin rahat edebilecekleri orta boy puflar bulunur. Bunlar her binanın rengine göre ayrılmış ve kümelenmiştir. Fakat öğrenciler istedikleri gibi pufların yerlerini değiştirebilirler. Eski düzenine getirmek şartıyla tabii ki. Dersliğin pencerelerinden gökyüzünün o uçsuz bucaksız maviliğinin arasında, Quidditch direklerini görmekte mümkündür. Profesörün ofisine merdivenle bir giriş vardır. Merdivenlerin ucunda ise ufak çaplı bir masa ve masanın etrafında dağınık duran bir sürü parşömen tomarı bulunmaktadır. Bunlar Uluslararası yazışmalar, Sihirli Sporlar Dairesinden gelen mektuplar ve okul içi yazışmalardır. Araya sıkıştırılmış bir kaç ders notu ise tamamen profesörün elinden çıkmıştır. Masanın yanında herkesin görebileceği büyüklükte bir tahta bulunmaktadır. Bir çok renkte tebeşir vardır. Her tebeşir bir Quidditch oyuncusunu temsil eder. Genellikle maç planlarını ve atakları anlatmakta kullanılır. Profesör isteyen bina takımlarına dersliği seve seve ödünç verir.
Hava Koşulları Hafif rüzgarlı bir hava hakimdir, cuma akşamına. Yazdan kalma nemli hava, hala ortalarda dolaşmaktadır. Dersi olmayan bir çok öğrencinin, dersi olanları kıskandırmak amacıyla, gölün kenarına uzanarak güneşin ve serinliğin tadını çıkarttığı bu hava da, ders işlemek öğrenciler için sıkıntı vericidir.
Ders Akışı ~ Öğrenciler sınıfa girdiklerinde bu dönem yapılacak olan Quidditch maçlarını tartışırlar, kimin yenip yenemeyeceği hakkında bir çok yorum yaparlar. Herkes çoğunlukla kendi binasını tutmaktadır. Cwene henüz derse gelmemiştir. Öğrencilerin hepsi gelip ders zili çaldığında odasından çıkar. Üzerinde dar, uzun, mavi tonlarında bir etek giymiştir. Bunun yanında etekle uyum içinde olan mavi bir kolye takmıştır. Kolyenin içinde ışıl ışıl parlayan, kalp şeklinde mavi bir elmas vardır. Üzerine attığı cübbe ise gene mavi renktedir. Ayaklarında ise hafif fakat ayağına çok yakışan bir topuklu ayakkabı giymiştir. ~ Cwene merdivenlerden inerken bir gürültü duyar ve hızlı adımlarla sınıfa doğru yürümeye başlar. Sınıfa girdiğinde tüm gürültü kesilmiş ve yerini sessizliğe bırakmıştır. Sınıfın içerisine yavaş adımlarla ilerler ve konuşmaya başlar.
'' Öncelikle birinci sınıfların ilk uçuş dersine hepiniz hoş geldiniz. Ben yeni uçuş profesörü, Profesör Flynn. Ne yazık ki, eski profesörünüz Bay Reuter, emekliye ayrıldı. Fakat okulla bağlarını kesmiş değil. Quidditch maçlarına hakem olarak gelmeye devam edecek. Bu yıl dersleri beraber işleyeceğiz. Sizi buraya kapadığım için üzgünüm, fakat ben sizi sahaya salmadan önce kuramların hepsini bilmiş olmanızı istiyorum. Uygulamalı derslere yıl sonuna doğru, ben size öğretmem gereken her şeyi öğrettiğimde geçeceğiz. ''
Sınıfın direk olarak ona bakması çok hoşuna gitmişti, ilk günlerden böylece otoritesini sağlıyordu. Birinci sınıflarla işleyeceği bu ilk ders, tüm öğrencileri heyecanlandırmıştı. İlk kez uçuş dersine giriyorlardı ve ne yapacaklarını bilmiyorlardı yada şöyle mi demeliydik: ' Süpürge Kullanımı. ' Hepsinin gözlerinde parıldayan o Quidditch tutkusunu görebiliyordum, heyecan doruk seviyedeydi. Sahaya çıkmak için henüz erkendi. Bu nedenle temel kuram derslerinin verilmesi gerekti. Önce temel bilgiler öğrenilmeliydi sonra uygulama. Cwene her zaman ki gibi yüzüne yine o tatlı gülümsemesini yerleştirdi ve sözlerine kaldığı yerden devam etti.'' Bu gün sizlere Uçuş tarihini anlatacağım. Eskiden bu yana neler değişmiş, neler olmuş, uçuş nasıl başlamış? Şimdi bu sorulara yanıt vereceğiniz, isterseniz bu dediklerimden not alabilirsiniz. İsteğinize bağlıdır. Evet... Konumuzu anlatmaya başlayalım he, ne dersiniz? ''
Herkes onaylar bir şekilde başlarını aşağı-yukarı salladılar. Not almak isteyenler tüy kalem,parşömen ve bir şişe dolusu mürekkep çıkartıyorlardı. Aslında bu derste anlatılanlar oldukça önemliydi, günlük hayattan, olan bitenden bahsedilecekti tabi bazen üzücü durumlar. Öğrencilerinin öğrenme isteği daha da alevlenmişti. Cwene masasından kalkıp, sınıfın en önüne doğru geldi ve hafif bir şekilde öksürerek konuşmaya başladı.'' Uçuş Tarihi. Şimdiye kadar tasarlanmış büyülerin hiçbiri, büyücülerin insan bedenindeyken herhangi bir yardım almaksızın uçmalarını mümkün kılmıyor. Bunu zaten hepimiz biliyoruz. Kanatlı yaratıklara dönüşebilen birkaç Animagus uçmanın keyfini sürüyor, ama onlarında sayı çok az hatta gün gittikçe azalıyor. Biçim değiştirme sonucu kendini bir yarasaya dönmüş bulan cadı ya da büyücüyse uçabilir, ama bir yarasanın beynine sahip olduğundan, daha uçmaya başladığı anda nereye gitmek istediğini unutacaktır. Yarasalar unutkandır biraz biliyorsunuz, beyinde sorun var. ''
Anlattığı konular, öğrencilerin fazlasıyla ilgisini çekmişti, uçuş nasıl başladığı ve kimlerin uçtuğuyla ilgili bilgiler öğreniyorlardı, eğlenceli konulardı. Bu arada son dediğime biraz gülünmüştü. Daha sonra yine sınıf sessizliğe gömülmüştü. Öğrenciler masalarında oturmuş, sessiz bir şekilde profesörü dinliyorlardı. '' Havalanma oldukça yaygındır, ancak atalarımız yerden bir buçuk metre yükseklikte süzünmekle yetinmiyorlardı. Bundan daha fazlasını istiyorlardı. Kuşlar gibi uçmak, hem de bunu üstlerinde kuş tüyleri çıkmadan yapmak istiyorlardı. Artık İngiltere'deki her evde en az bir tane uçan süpürge bulunduğu gerçeğini öylesine kanıksamışız ki, şöyle bir durup da kendimize bunun nedenini pek sormuyoruz. Süpürge denen o mütevazı şey, niye büyücü ulaşımında kullanılmasına yasal olarak izin verilen tek nesne olmuş? Niye Batı'daki bizler, Doğulu kardeşlerimizin onca sevdiği halıyı benimsememişiz? Niçin uçan fıçıları, uçan koltukları, uçan küvetleri seçmemişiz - niçin süpürgeyi seçmişiz? ''
Profesör, bu soruları öğrencilerine bakarak söylemişti, bir kaç yorum almak istiyordu ama sınıf hala sessizliğini koruyordu, o yüzden konuya devam etmenin daha iyi olacağını düşündü ve konuşmasına devam etti. Aslında birinci sınıf öğrencisi için pekte yorumlanabilecek bir konu değildi ama yine de öğrencilerinden bir kaç yorum beklerdi. Profesör istediği sonucu elde edemeyerek, konuyu anlatmaya devam etti.'' Cadılar ve büyücüler, güçlerinin nelere kadir olduğunu fark edebilecek Muggle komşularının bu durumda onlardan faydalanmaya çalışacağını anlayabilecek kadar zekiydiler. Onun için, Uluslararası Büyücülük Sırları Tüzüğü'nün yürürlüğe girmesinden çok önce de kendilerini gizli tutuyorlardı. Evlerinde bir uçuş aracı bulunduracaklarsa, bunun dikkat çekmeyen, saklaması kolay bir şey olması gerekiyordu. Süpürge bu amaç için en idealdi; Muggle'lar tarafından görülmesi durumunda hiç bir açıklama, hiç bir mazeret gerektirmiyordu, ucuzdu ve taşıması kolaydı. Yine de büyüyle uçabilecek hale getirilmiş ilk süpürgelerin birtakım dezavantajları vardı. ''
Derse olan ilgi gittikçe artıyordu, öğrencilerin kuram derslerine olan bu ilgisi hoşuna gitmişti, Cwene'nin. Kendisi bile anlattığı bu konudan mutluydu, kuram derslerini seviyordu. İlgi çekici bir konu anlatmasına rağmen henüz kimseden bir yorum alamamıştı. Sınıfın nerdeyse uyuyacak gibi bir havası vardı, dinliyorlardı ama hikaye gibi geliyordu. Profesör, öğrencilerini o tatlı uykularından uyandırmak için iki elini birden hızla birbirine çarptı ve konuşmasına devam etti.'' Uyumayalım arkadaşlar! Herkes kendine gelsin. Dersin bitmesine zaten az bir süre var, bu nedenle konuları yetiştirmeliyim. Devam ediyoruz... Kayıtlar, Avrupa'daki cadıların ve büyücülerin uçan süpürge kullanımının çok eskiye, MS 962'ye uzandığını gösteriyor. Bu dönemden kalma yaldızlı bir Alman elyazması, yüzlerinde büyük bir rahatsızlık ifadesiyle süpürgelerinden inmekte olan üç sihirbazı resmediyor. İskoç büyücü Guthrie Lochrin, 1107'de yazdığı metinde Montrose'dan Arbroath'a yaptığı kısa süpürge yolculuğunun ardından '' kıymık dolu bir popo ve küme küme şişlikler '' den mustarip olduğundan yakınıyor.
Londra'daki Quidditch Müzesi'nde sergilenen ortaçağdan kalma bir süpürge, Lochrin'in ne tür bir rahatsızlık yaşadığı hakkında bize fikir veriyor. ''
Profesör asasını hızla belinden çıkardığın gibi tahtaya doğru doğrultuyor. Arından o eski ortaçağdan kalma süpürgenin resmini, tebeşirle çizerek öğrencilerine gösteriyor. Bu arada da sınıf uyanıyor ve herkes gözünü tahtaya çeviriyor. Modern süpürgelerden tek farklı görünüşü ve hızıydı, kullanım bakımından hepsi aynı değer taşıyordu. Profesör, resmi hızlı bir şekilde tahtaya çizdikten sonra tekrar konuşmaya başlıyor ve öğrencilerde profesörü dinlemeye devam ediyorlar.
'' Cilalanmamış dişbudak ağacından yapılma gövdesi ve bir ucuna baştan savma bir biçimde tutturulmuş ince fındık dallarından oluşan kuyruğuyla, bu süpürge ne rahat ne de aerodinamik. Sizce de öyle değil mi? Süpürgeye uygulanmış büyüler de yine basit büyüler: Sabit bir hızda ileri doğru gidebiliyor; yukarı çıkabiliyor, aşağı inebiliyor ve durabiliyor, hepsi o kadar. O günlerde büyücü aileleri kendi süpürgelerini kendileri yaptığından, bu ulaşım araçları hız,rahatlık ve idare edilebilirlik açısından büyük farklılıklar gösteriyordu. Ancak on ikinci yüzyılda büyücüler hizmette takası öğrendiler. Böylece becerikli bir süpürge imalatçısı, süpürge verip karşılığında kendisinden daha iyi iksir yapan komşusundan iksir alabiliyordu. Süpürgeler daha konforlu hale geldiğinde, artık A noktasından B noktasına ulaşmak için kullanılan bir araçtan ziyade, sırf zevk için binilen araçlar oldular. Buradan da anlaşıldığı üzere uçuş ilk önce konfor ve zevk için yaratılmış, ilerleyen zamanlarda bu oyuna dönüşecek yani herkesin çok sevdiği Quidditch'e. ''
Profesör konuyu bitirmenin mutluluğuyla içinden bir '' Oh... '' çekti ve ardından masasına doğru yürümeye başladı. Zilin çalmasına sayılı saniyeler kalmıştı ki bir anda ödev vermediğini fark etti ve hızla konuşmaya atıldı.'' Arkadaşlar! Ödevinizi almadan nereye gidiyorsunuz? ''
Herkes şaşkın bakışlarla profesöre doğru bakıyordu, sanırım ödev verilmeyeceğini sanıyorlardı ama yanılmışlardı. Cwene'nin birinci sınıf öğrencilerine her zaman bir ödev hazırlardı, aslında vereceği ödev o kadar da zor değildi. Herkesin not defterlerini çıkarmaları üzerine profesör konuşmaya başladı ve tam bu sırada da ' gong ' sesi duyuldu. '' Ödeviniz ; Quidditch'te kaç mevkii vardır, bu mevkilerin isimleri nelerdir? Her mevkii için kısaca bilgi veriniz. Evet çocuklar, dersimiz bu kadar. Bir sonraki derse kadar bunları unutmamanızı öneririm. Sonraki dersimiz gene bu derslikte, lütfen sahaya çıkmayın. Sınıftan çıkarken lütfen pufları bulduğunuz gibi bırakın. Hepinize iyi akşamlar diyorum, çıkabilirsiniz. ''
Bütün öğrenciler çıktıktan sonra sandalyesine çöken Cwene, verimli bir gün olduğunu düşünüyordu. Bir süre sonra akşam yemeğine gitmek için kalkan Cwene, önce sözsüz bir büyüyle odasının kapısını kitledi. Sonrada cübbesini, her zamanki askıya asıp pelerinini sırtına geçirdi. Derslikten ve küçük binadan çıkarken pelerini her zamanki gibi uçuşuyordu. Gece sert ve soğuk geçecek gibiydi. Ama her şeyden önce hafif rüzgar eşliğinde batan güneşin muhteşemliği ve bütün görkemiyle göle vuran o turuncu ışığı izlemek için, gölün kenarında durdu. Bir kaç saniye sonra, bütün rüyalardan arınıp tekrar yola koyuldu. * Ödev süresi 1 haftadır. | |
|